Mithat Sancar: “Ortada Karanlık Bir Senaryo Var. Bu Senaryo Bugünü Esir Alma, Geleceği Zapt Etme Amaçlı Bir Operasyondur”
HDP Eş Genel Lideri Mithat Sancar, “Taksim’deki o vahşi saldırıyla ilgili pek çok bilgi ve veri ortaya saçıldı. Bunların çok büyük bir kısmı Suriye’deki çeteler ve hatta IŞİD ile bağlantıya işaret ederken bunların üstü karartıldı. MHP’nin bir ilçe başkanı ile fail olarak gösterilen şahıs arasında telefon konuşmaları tespit edildi, bunlar derhal gündemden düşürüldü. Ortada karanlık bir senaryo var. Bu senaryo bugünü esir alma, geleceği zapt etme amaçlı bir operasyondur” dedi. Sancar, “Sokağa ve iktidarın psikolojisine baktığımızda ortaya şöyle bir ülke tablosu çıkıyor; halk geçim ve yaşam derdinde; AKP-MHP ittifakı ise kendi iktidarının bekası için savaş peşinde. Savaş öyle bir şey ki tüm toplumu saran bir şiddet iklimini de beraberinde getiriyor” diye konuştu.
HDP Eş Genel Lideri Mithat Sancar, TBMM Küme Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Sancar, 7 yıl önce Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen hukukçu Tahir Elçi için, cinayetin tüm boyutlarıyla incelenmesi maksadıyla hazırladıkları Meclis Araştırma Önergesini bugün TBMM Başkanlığı’na sunacaklarını söyledi.
Sancar, Konya Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin barınakta kaydedilen hayvanlara yönelik şiddet manzaralarını anımsatarak, “Konya’da bir barınakta, korkunç şiddetin görüntülerini izlediniz. Sokakta insanlara karşı şiddeti çocuğa, kadına, emekçiye şiddet, ağaca, dereye, doğaya şiddet ve hayvanlara karşı acımasız, insafsız bir şiddet. Bir şiddet toplumu yarattı bu iktidar. Bu kültür ve ortam iktidarın bir yönetme biçimi olarak uygulanıyor” dedi.
Sancar’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“SEVGİLİ TAHİR, 7 YIL ÖNCE KATLEDİLDİ: Diyarbakır Barosu eski Başkanı, yılmaz bir insan hakları ve barış savunucusu çok değerli dostum Tahir Elçi’yi hürmetle, hasretle anıyorum. Sevgili Tahir, 7 yıl evvel katledildi. Hayatını, hukuka, insan haklarına, barışa adamıştı. Bu cinayete ait yargılamada 7 yıldır şimdi hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Sorumluların açığa çıkarılması için hiçbir önemli çalışma yapılmadığı üzere tam karşıtı hakikatin karartılması yolunda her türlü teşebbüs yapıldı. Bu cinayet karanlıkta kalamaz. Kalmasına hiçbirimizin müsaade etmemesi gerekiyor. Aksi takdirde hem kendisine hem de karanlıkta bırakılan cinayetlerin mağdurlarına, kurbanlarına karşı vicdani sorumluluğumuz çok ağır olur.
SİSTEMLE HESAPLAŞARAK ORTAK DEMOKRATİK BİR GELECEĞİ VE ADALETE İNANCI SAĞLAYABİLİRİZ: Üstelik karanlık devam ettikçe geleceği de aydınlık üzerine kurmamızın imkanları azalır. O nedenle hakikatin peşinde olacağız, sorumluların hesap vermesi için daima birlikte gayrete devam edeceğiz. Tahir Elçi başta olmak üzere tüm bu karanlık cinayetleri aydınlatmak, sorumlularıyla ve bunu yaratan sistemle hesaplaşarak ortak demokratik bir geleceği ve adalete inancı sağlayabiliriz.
MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINI BUGÜN TEKLİF EDİYORUZ: Elçi cinayetinin tüm kademeleri; öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmelerle birlikte cinayetin yarattığı tahribatın tespiti için Meclis araştırması açılmasını bugün teklif ediyoruz. Parlamentoyu da vazifeye çağırıyoruz. Gelin bir komite kuralım; cinayeti aydınlatma, karanlığı dağıtma yolunda daima birlikte çalışalım.
KADINLARIN ERKEK ŞİDDETİNE KARŞI ÇIKTIĞI BİR GÜNDE DEVLET ŞİDDETİNE MARUZ KALIYOR: Türkiye’nin her yerinde on binlerce kadın, erkek şiddetine karşı sadece İstanbul, Ankara, Diyarbakır gibi büyükşehirlerde değil, Aydın’da, Uşak’ta, Adana’da, Bursa’da, Kocaeli’nde, Manisa’da, Şırnak’ta, Dersim’de, Denizli’de ülkenin her yerinde haykırdılar; ‘Özgürlüğümüz için susmuyoruz, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz, erkek devlet şiddetine itaat etmiyoruz.’ Bayanların talebi muhakkak. Özgür, eşit olmak istiyor; şiddetsiz bir hayat talep ediyor. Her türlü şiddete karşı seslerini yükseltiyorlar. Pekala iktidar ne yapıyor? Bayanların düzenlediği bütün yürüyüşleri engelliyor. Bayanların erkek şiddetine karşı çıktığı bir günde bir defa daha devlet şiddetine maruz kalıyor.
İKTİDAR, ERKEK ŞİDDETİNİ BİR İDARE ARACI OLARAK KULLANIYOR: Bu devlet, erkek şiddetini besleyen, teşvik eden, legalleştiren bir zihniyet ile yönetiliyor. İktidar, erkek şiddetini bir idare aracı olarak kullanıyor. O nedenle erkek şiddetine karşı çıkış birebir vakitte bu iktidarın bütün siyasetlerine karşı çıkma manasına gelir. Birebir vakitte devletin erkek şiddeti üzerinde ve genel olarak topluma karşı şiddet üzerine inşa edilen bütün yapılarına karşı gayret manasına gelir.
ENGELLİLER İÇİN YENİ BİR HAYAT MÜMKÜNDÜR: 3 Aralık Dünya Engelliler Günü… Ortamızda da biraz evvel Meral arkadaşımızın (HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş) isimlerini saydığı konuklarımız var. Başta Engelliler Komisyonu’muzun üyeleri ve engelli hak mücadelesi veren kurum ve kuruluşların temsilcileri burada. Hoş geldiniz diyorum. Bizler, HDP olarak yeni yaşam mücadelesinde engelli hakları için yürütülen çalışmaların çok değerli ve önemli olduğunu söylüyoruz. Engelliler için yeni bir yaşam mümkündür. Engelliler Komisyonu’muzun hazırladığı ‘Engelliler Manifestosu’; sistematik ayrımcılığın, ötekileştirmenin, ertelenen erişilebilirliğin ve sunulmayan kamu hizmetlerinin tahlili için klâsik yaklaşımları kökten aşmayı öneriyor. HDP ilkesel olarak engellilere yönelik tüm hizmetlerin kamusal, parasız, anadilinde ve erişilebilir olmasını savunuyor.
HALK GEÇİM, HAYAT SIKINTISINDA; AKP, MHP İTTİFAKI İSE KENDİ İKTİDARININ BEKASI İÇİN SAVAŞ PEŞİNDE: Türkiye’nin önünde iki ana gündem var. Biri ve asıl olanı halkın gündemidir. Yoksulluktur, sefalettir, açlıktır, işsizliktir, zulümdür, baskıdır. İktidarın gündemi ise halkın gerçek gündemini bastırmaya ve unutturmaya yönelik siyasetlerdir. Bu siyasetlerin başında da savaş planları gelmektedir. Sokağa ve iktidarın psikolojisine baktığımızda ortaya şöyle bir ülke tablosu çıkıyor; halk geçim ve ömür kederinde; AKP, MHP ittifakı ise kendi iktidarının bekası için savaş peşinde. Savaş o denli bir şey ki tüm toplumu saran bir şiddet iklimini de beraberinde getiriyor.
CEZASIZLIK SİYASETİ DA BÜTÜN BUNLARI TEŞVİK EDİYOR: Savaş siyasetleri; ayrıştırma, kutuplaştırma, düşmanlaştırma anlayışı şiddeti günlük hayatın sıradan bir olgusu haline getirmiştir. Bayana, işçiye şiddet olağan ve legal. Cezasızlık siyaseti da bütün bunları teşvik ediyor. Geçen hafta yaşadığımız hayvanlara karşı şiddet de bundan başka tutulamaz. O denli bir zihniyet ki bütün canlıları şiddet ile denetim altında tutabileceğini, bütün sıkıntıları fakat şiddetle bastırabileceğini düşünüyor. Bu zihniyet, hayvan haklarına akının da temelinde yatıyor.
BİR ŞİDDET TOPLUMU YARATTI, BU İKTİDAR: Konya’da bir barınakta, vahim şiddetin imajlarını izlediniz. Sokakta insanlara karşı şiddeti çocuğa, bayana, işçiye şiddet, ağaca, dereye, tabiata şiddet ve hayvanlara karşı acımasız, insafsız bir şiddet. Bir şiddet toplumu yarattı bu iktidar. Bu kültür ve ortam iktidarın bir yönetme biçimi olarak uygulanıyor.
SEÇİME GİDERKEN SİYASETİ DİZAYN ETME ATAKLARIDIR: İktidar, bu savaş siyasetlerini her seçim devri yükseltiyor dedik. Evet, bu siyasetler tıpkı vakitte seçime giderken siyaseti dizayn etme atılımlarıdır. Bu siyasetler birebir vakitte seçim sürecini kendi lehlerine düzenleme planlarının en değerli modülüdür. Halkı ayrıştıracaklar, yoksulluğu, soygunu, sömürüyü, talanı, rantı, baskıyı gündemden düşürecekler, her gün derinleşen açlığı unutturacaklar diye bir hesapları var. Maalesef bunda büsbütün başarısız olduklarını söylememiz de kolay değil. Savaş siyasetlerini gündeme getirdikleri ve bunu hayata geçirdikleri andan itibaren istedikleri sonuçların bir kısmını da elde edebiliyorlar. Toplumu ayrıştırabiliyorlar, toplumsal muhalefetin içinde ayrılık tohumlarını daha kolay ekebiliyorlar, siyasal muhalefeti de kendi artlarına dizilmeye de kolay kolay çekebiliyorlar.
SURİYE’DEKİ ÇETELER VE HATTA IŞİD İLE BAĞLANTIYA İŞARET EDERKEN BUNLARIN ÜSTÜ KARARTILDI: Taksim’deki o yırtıcı atakla ilgili pek çok bilgi ve data ortaya saçıldı. Bunların çok büyük bir kısmı Suriye’deki çeteler ve hatta IŞİD ile bağlantıya işaret ederken bunların üstü karartıldı. MHP’nin bir ilçe lideri ile fail olarak gösterilen şahıs ortasında telefon konuşmaları tespit edildi, bunlar derhal gündemden düşürüldü. Ortada karanlık bir senaryo var. Bu senaryo bugünü esir alma, geleceği zapt etme gayeli bir operasyondur. Buna karşı açık ve net kelam söylemeden bu karanlığı aydınlatma konusunda yiğit bir tavır takınmadan bu iktidara karşı öteki alanlarda da yürütülecek gayret inandırıcı olmayacaktır.
BİR CİNS FRANCO İDARESİ TESİS ETMEK İSTİYORLAR: Bu seçim iktidar için tıpkı vakitte kurmakta oldukları rejimi yerleştirme dönemecidir, yerleştirmek için tarihi bir fırsat olarak görülmektedir bu iktidar tarafından. Bu rejim nedir? Bu rejim, merkezinde tek adamın olduğu, totaliter ögelerle bezenmiş, milliyetçi, devletçi, İslamcı bir rejimdir. Böylelikle bir cins Franco idaresi tesis etmek istiyorlar. Bu rejimi son kıymetli viraj olarak görüyorlar.
BİR TIP TAMİRAT PROGRAMI ORTAYA KOYUYOR BU TEKLİF: Altılı Masa, dün bir Anayasa değişikliği taslağı önerisi sundu. Cumhurbaşkanlığı sistemini lağvetme, parlamenter sistemi yürürlüğe koymuş bir teklif bu. İçinde olumlu pek çok unsur var; biz de öngörülen birtakım şeyleri esasen savunuyoruz, fakat toplamına baktığınızda bu teklifin gerçek bir demokrasi, güçlü bir demokrasi için eksik ve zayıf kaldığını görebilirsiniz. Bir cins tamirat programı ortaya koyuyor bu teklif.
DEMOKRATİK, ÇOĞULCU, İŞTİRAKÇİ, DEMOKRATİK BİR SİSTEMDİR TÜRKİYE’NİN İHTİYACI: Neyin tamiratı? Cumhurbaşkanlığı sistemi yürürlüğe girdikten sonra yaşanan tahribatların bir kısmının onarılması. Hedef bu. Sürekli kriz ve çatışma üreten sistemin kendisine dönük bir dönüştürme, değişiklik iradesi var mı? Ne yazık ki o iradeyi göremiyoruz. Geçmişi, belli düzenlemelerle geleceğin vaadi olarak sunmak bir çıkış değildir. Demokratik, çoğulcu, katılımcı, demokratik bir sistemdir Türkiye’nin gereksinimi. Bu da ikinci yüzyılında demokratik cumhuriyete geçiş ile mümkün olabilir. Bu lakin seçimlerden sonra gerekli bir Meclis çoğunluğu oluşursa resmileşebilecek bir teklif.
BAŞARMAK İÇİN BİRLİKTE YÜRÜMEMİZ GEREKİYOR: Hem iktidarı değiştireceğiz hem de sistemi. Tamirlerle, yüzeysel onarımlarla, mahcup, ürkek ıslahatlarla bu kısır döngüden çıkamayız. Daha gözü pek, daha kararlı ve daha güçlü alternatifler ortaya koymak gerekiyor. HDP de tam bunu yapıyor. Bu soygun iktidarına, talan, rant iktidarına; palavra ve kan iktidarına karşı halklara gerçek alternatifi sunuyor. Başarmak için birlikte yürümemiz gerekiyor. Gerçek alternatifler üretmek zorundayız.
OLUMLUYA OLUMLU DERİZ, LAKİN EKSİĞİ, YANLIŞI SÖYLEMEKTEN DE SAKINMAYIZ: Altılı Masa’ya, toplumsal muhalefete ve demokrasi güçlerine davetimizdir. Teklifleri elbette tartışırız, olumluya olumlu deriz, lakin eksiği, yanlışı söylemekten de sakınmayız. Gerçek paydaşlık, gerçek dönüşüm iradesi ve gerçek bir müzakere lakin bu yerde yürüyebilir. Biz toplumun tüm bölümleriyle özgürlükçü, eşit yurttaşlığa dayalı, bütün halkların özgür, inançların eşit olduğu, işçilerin adil bir hayat, onurlu bir ömür sürdüğü, bayanlar için eşit ve özgür bir geleceği kurulduğu, gençlerin bugünden hayatın gerçek sahipleri olarak kabul edildiği, bütün dezavantajlı toplum bölümlerinin eşit olduğu bir gelecek istiyoruz.”